18 Şubat 2010 Perşembe

Bir cevap daha

Cağrı merkezinden bir cevap daha geldi. Ne yazık ki yine neye cevap yazdıkları, kimin yazdığı ve bu cevapları yazanların birbirinden haberi var mı belli değil.

17 subat 2010
Sayın ...

Yeldeğirmeni bölgesinin tüm sokak ve caddelerininin yeniden düzenlenmesi Belediyemizin programındadır.2010-2014 stratejik planımızda olan çalışmalar ivedilik sırasına göre hazırlanacak programlarla yapılacaktır.bu kapsamda sokaklarda yay alanları ve park alanları yeniden tanımlanacaktır ve trafik şeritleri standartlara uygun olarak düzenlenecektir.Yönlendirmeler ise iBB tarafından hazırlanan Kadıyöy bölgesi ulaşım planına göre yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmaktadır.İlginize teşekkür eder iyi günler dileriz.

Ref no:1345169

Saygılarımızla
Kadıköy Belediyesi
444 5 522
Çağrı Merkezi

25 Ocak 2010 Pazartesi

Kadıköy Belediyesi'nden haber var... II-III

Iki cevap daha, bakiniz, uslup, yaklasim farklari...

25 Ocak 2010

Sayın ...
Belediye olarak park yapabileceğimiz alan araştırmaktayız. Milli emlağa ait olan bir alanı talep etmekteyiz. Yazışmalarımız devam etmektedir. İyi günler dileriz.
Ref no:1345001
Saygılarımızla
Kadıköy Belediyesi
Çağrı Merkezi
444 5 522


21 Ocak 2009

Öncelikle göndermiş olduğunuz mail içeriğinde belirttiğiniz web sitelerine tarafımızca bilgi girilmiş ve bizce de son derece düzenli olarak kaleme aldığınız yazı içeriği de tarafımızdan tetkik edilmiştir. Rasimpaşa mahallesinin mevcut yapılanmasının getirdiği sorunların yanında özellikle sizin gibi insanların kentte yaşama kurallarına uygun olarak ,çevrelerinin de yeniden düzenlenmesi istemini kısa zamanda tamamen değişmesine imkan olmadığı konusunda detaylı kent gözlemi yaptığınızda kolayca tespit edeceğinize eminiz. Ancak son zamanlarda özellikle cadde ve sokakların belli kısmının alt yapılarının yeniden düzenlenmesi ve kalanlarınında programlanarak yapım aşamasına gelinmesi önemli bir dönüşüm olarak değerlendireceğinize inanmaktayız. Sorun ve istemlerinizi belirtirken atıklarla ilgili "çöp içinde gel"başlığını Rasimpaşa da günde her sokağa günde 3-4 kez atık alımı için girildiğini ve süpürüldüğünü dikkate alırsanız yada incelerseniz uygun olmadığını göreceksiniz.,Bir bölgenin temiz kalması salt belediye çalışmalarıyla değil o bölge insanlarının da kirletmeme ve temiz tutma alışkanlıklarına bağlı olduğunu ve çağdaş dünyanın daha temiz kalmasının, özellikle kirletmeme alışkanlığı ile bağlantılı olduğunu belirterek,gösterdiğiniz ilgiye teşekkür eder,iyi günler dileriz.
Ref no:1345168

18 Ocak 2010 Pazartesi

Kadıköy Belediyesi'nden haber var...

Eylemcigimizle ilgili haberlerin baglantilarini ilgili olabilecek ve erisebildigimiz belediye birimlerinin eposta adreslerine de iletmistik. Cevabimiz geldi:

'... mailinizi ilgili birimlere gönderdim. Mahalle sakinleri olarak taleplerinizi başkanımıza iletmek için görüşme talep edebilirsiniz. bu konuyla ilgili özel kalem müdüremiz ile irtibata geçebilirsiniz...

sevgiler..

Basın Danışmanı
0 216 542 50 00- 1463'

haberler

Merhabalar

Küçük etkinliğimiz farklı internet sitelerinde yayımlandı. Buyrun bağlantıları:

http://www.bianet.org/biamag/belediye/119489-ne-olur-yine-gel-belediye


http://www.kadikoygazetesi.com/2322-ne-olur-yine-gel-belediye/

http://www.planlama.org/new/kose-yazilari/ne-olur-yine-gel-belediye-ece-aksakoglu.html

http://www.stgm.org/detay.php?detid=1776


Keyifli okumalar...

11 Ocak 2010 Pazartesi

N'olur Gel, Yine Gel Belediye

Yeldeğirmeninde bir şeyler oldu!

2009’dan 2010’a girerken mahallemizde ilginç bir diyalog (kısmen) yaşadık. 

Mahallenin kendi halinde bir meydancığında -ki aslen kendisi bir dört yol ağzıdır- bulunan ağaçlardan iki tanesi yılbaşı kutlamaları için Kadıköy Belediyesi tarafından ışıklandırıldı. Bizim gibi Kadıköy’ün merkezinde olup da kendisini en kıyısında, köşesinde hisseden mahalle sakinleri için şaşkınlık, heyecan ve ümit vericiydi. Sokaklardaki söylenti bunları daha da artırdı. ‘Yılbaşı gecesi Kadıköy Belediyesi yeldeğirmeninin bu meydancığında eğlence düzenleyecek!’ Ne mutlu bize dedik. Biz varmışız, varlığımızdan haberdar olanlar da varmış...
 

Yılbaşı gecesi eğlence düzenlendi. Küçük çaplı da olsa bir ses sistemi getirildi, eh zaten iki kel ağacımız da ışıklarla süslenmişti. Daha ne isteyebilirdik ki... 

 

Ama şöyle bir düşününce daha neler isteriz neler. Buralarda yaşayan bir kaç arkadaş düşündük taşındık ve hazır belediyemiz bizim varlığımızı kabul etmiş ve buralara uğramışken biz de bir kaç talebimizi bildirsek dedik. 

Örneğin;

  • kaçak yapan lağımların kapatılması,
  • çöp konteynır sayılarının artırılması,
  • araçların kaldırımı kullanmamıza izin verebilmeleri için otopark yapılması
  • en azından 1 tane çocuk parkı ve yaşayanların özellikle de gece yarılarına kadar apartmanların giriş kapılarının önünde sosyalleşmeye çalışan gençlerin arada soluklanabileceği bir park yapılması,

  • delik deşik olan ve kendi el becerilerimiz ve evsel malzemelerimizle kapatmaya çalıştığımız yollar ve kaldırımlardaki deliklerin kapatılması
  • kaldırımların insan kullanımına uygun hale getirilmesi (tabi engelli kullanımını ayrıca belirtmeye gerek duymuyoruz bile)
  • aydınlatmaların sağlamlaştırılması ve çoğaltılması gibi...
Biz de hazır belediye buralara uğramışken kendisine meydancıkta notlar bıraktık. Meramımızı en makul dille anlatmak için Dövizler hazırladık: 



 



HOŞGELDİN BELEDİYE

KALDIRIMA, ÇÖPE, PARKA DA GEL BELEDİYE


N’OLUR GEL, YİNE GEL BELEDİYE


 








İki gün sonra meydancıktaki dövizler gitmişti. Umuyoruz ki yetkili birileri gördü ve ilgilenmek üzere mesajlarımızı aldı. 
 

Eleştirmek değil amacımız, demek istediğimiz; keşke daha sık gelse ve keşke bizi de dinlese belediye. Örneğin Yeldeğirmeni için düşündükleri Kentsel Dönüşüm Projesi’ni hazırlamadan önce bizlerle de bir konuşsa, bir sesimizi duysa, tanışsa mesela. Malum özellikle İstanbul başta olmak üzere kentsel dönüşüm projelerinden kimlerin canı yanmadı ki? Bir yandan Haydarpaşa Projesi bir yandan Yeldeğirmeni Kentsel Dönüşüm söylentileri derken bizlerin de korkulu rüyası olmaya başladı. Onun için; n’olur gel, yine gel belediye ama bu sefer daha uzun kal, çaya çorbaya, sohbete de gel belediye. Bu arada sevgili muhtarımızı da bekleriz mahallemize, belki sorunlarımızı dinlemek ve belediye ile biz mahalleliler arasındaki diyalogda yardımcı olmak ister.





Yaşanabilir bir İstanbul, 
Yaşanabilir bir Kadıköy, 
Yaşanabilir bir Yeldeğirmeni 

dileğiyle...


30 Kasım 2009 Pazartesi

Dikkat! Taş düşebilir, İBB çıkabilir

Değerli okuyucular, ilgililer...
Dikkat, bu sayfadan İBB çıkabilir. İBB ihraç, ayrımcılık, adaletsizlik, haksızlık, insan hakları ihlali, anti demokratiklik gibi uygulamalara yol açabilir. Direkt maruz kalmasanizda yan etkileri 100% her kullanıcıda görülmektedir.

http://www.korkusitesi.com/images/janetleight.jpg


İstanbul Büyükşehir Belediyesi geliyor.




6 Kasım 2009 Cuma

2. sınıf insan muamelesi görmek


Bir kentin gelişmişliği, o kentteki kaldırımların ve yaya yollarının iyi ya da kötü olmasıyla doğru orantılıdır. Ne kadar insanların kullanımına uygunsa o kentin/yerleşimin gelişimi o kadar ileridir.

Neden?
Bir kenti düşünelim. İçerisinde neler var diye sorsam, neler sayardınız?
Arabalar, binalar, yollar, parklar/bahçeler, sokaklar, insanlar vs...

Bütün bu resmin içerisinden insanı çekip çıkartsanız, geriye ne kalır? Kendi kendine giden araçlar mı? Sokaklar, evler, gökdelenler, okullar, hastaneler, tarlalar, fabrikalar?

O zaman soruyu tekrar şekillendirelim ve soralım: İçerisinde insan olmayan bir kent, kent midir? Ya da ne işe yarar?

Çok basit bir mantkla kentler insanlar içindir diyebilir miyiz?

Yukarıdaki basit mantıktan hareketle evet. İnsanların olmadığı bir kent hayal etmek mümkün değil. Hayal etsek bile o bir maketten öteye geçemez.

O zaman başka bir soru daha sormak gerekir. Kentte üretilen her türlü yapı, altyapı ve hizmet en temelde insanlar için midir?

Bu soruya da evet yanıtını veriyorum. Yine basit mantıkla. Kentte üretilen her türlü hizmet ki bununla üst yapı, alt yapı ve sosyal hizmetleri kastediyorum, insanlar için üretilir ve insanlar tarafından tüketilir. O zaman üretilen kentsel politikaların da gerçekleştirilen hizmetlerin de en temel kriteri insan ve insana ne kadar değer katıp katmadığıdır. Bir kenti değerli ve gelişmiş kılan özelliğinin insanca yaşayabilirlik kriteri olması da kaçınılmaz olacaktır. Bir kenti yaşanabilir kılmak için kentsel politikaların da insana değer veren ve insanları herşeyden öncelikli tutan politikalar olması gerekir. Bu politikalar doğrultusunda gerçekleştirilecek direkt ya da dolaylı hizmetlerin hepsinde de 'insan' ve insan yaşamı 1 ve hatta tek kriter olmalıdır.

Bunun üzerinden bir örnek olarak kaldırımlar ve yaya yollarına bakalım: Kaldırımlar ve yaya yolları direkt olarak insanlara yönelik olarak tasarlanmış kent ögeleridir. Bu konuda geliştirilen politikaların da en önemli v e belki de tek kriteri insanlar ve insanların refah içinde yaşayabilmesidir.



Oysa buralarda hizmetlerin ve politikaların önceliği insanlar değil araçlardır. Kaldırımlar ve yaya yolları insanların rahat, güvenli ve sağlıklı yürüyebilmesi için üretilir. Gelişmiş ve yaşanabilir bir kentte de olması gereken insanların, rahatça, kendilerini güvende hissederek, ölüm ya da kaza riskiyle baş başa bırakılmadığı, sağlıklı yaya yolları ve kaldırımlardır.



Bir kentin bazı mahallel/alanlarında kaldırımlar ve yaya yolları bu özelliklere sahip bazı mahalle/alanlarında sahip değilse o zaman, o mahalle/alanlarda yaşayan, oraları kullanan insana verilen değeri tartmak da mümkün olacaktır. Ben bunu insana yapılan 1. ya da 2. sınıf insan olma muamelesi olarak adlandırıyorum. Çünkü birileri tüm bu özelliklere sahip kaldrımlara ve yaya yollarına erişebiliyor, birileri erişemiyorsa bunun ekonomiyle ilişkisi yoktur. Yani burada bütçe yetersizliği gibi savları kabul etmek mümkün olamaz. Başka bir sebep olabilir mi? Ben bir kent yurttaşı olarak neden 2. sınıf muamele görüyorum?

Öte yandan daha da acısı neden ben 2. sınıf muamele görürken araçlar 1. sınıf muamele görüyorlar?

Kaldırım ve yayayollarının benim, senin ve aslında herkes için yapılmadığı, varla yok arasında olanın da araçların hizmetine sunulduğu bir örnek de Yeldeğirmeni.

2. sınıf insan da olsam sanırım bir kaç soru sormaya hakkım var: Neden ben 2. sınıf insan muamelesi görüyorum? Neden ben insanca bu kenttin istediğim yerinde yaşayamıyorum? Neden insan onuru bu kenttin her yerinde eşit değerde değil?